Archive for the ‘cinsellik’ Category

Cinsel ilişki yoluyla bulaşan birçok hastalık var; AIDS, B ve C tipi hepatit, bel soğukluğu, frengi, cinsel organlar bölgesinin siğil ve uçukları, çeşitli mantar enfeksiyonları gibi. Bunların hepsi, cinsel etkinlik sırasında, vücut sıvıları yoluyla bulaşır. Bel soğukluğu gibi bazıları hemen belirti verir ve uygun tedavi ile kısa sürede düzelir. AIDS ve hepatit gibi bazıları, uzun süre sonra ortaya çıkar ve kalıcı zarar oluşturur. Her iki tarafın da tek cinsel eşi olan birliktelikler dışındaki her cinsel etkinlik, hastalık bulaşması bakımından risk taşır. Cinsel etkinlik sırasında prezervatif ile korunmak gerekir.

Gebe kalmak için cinsel birleşme zamanlaması, sıklığı ve tekniği yeterli sayıda spermi rahim ağzına veya vajina içine bırakabilmek için 3 gün cinsel ilişkide bulunmadan bekledikten sonra yumurtlamaya yakin günlerde gün aşırı veya her gün cinsel ilişki gebelik için uygun bir rejim olabilir.

Bir gün içinde birden çok ilişkide bulunmak sanıldığı gibi gebelik sansını daha da çok artırmamaktadır.
Çiftlerin ( özellikle erkeklerin) programlanmış ( 3 gün ilişki yok sonra gün veya günaşırı ilişki gibi) cinsel ilişki rejimlerine uyması sıkıcı ve aşırı strese neden olabilen bir olaydır. Bu yüzden herhangi bir yöntemle yumurtlama tespit edildiğinde kadının erkeğe bu durumu açıklamadan, doğal ve duygusal bir ortam yaratarak yapılan cinsel birleşme daha başarılı olabilir.

Mekanik ve zorlayıcı program ve ilişki perhizlerinin dışına çıkarak sosyal ve psikolojik sıkıntıları azaltmak oldukça önemli faydalar sağlayabilir. Unutmayınız ki üreme organları denilen orkestra beyin sapı denilen şef tarafından yönetilmektedir.

Pozisyon

Serviksin spermler için hem bir geçiş yolu, hem bir depo olması nedeniyle daha fazla spermin vajen içerisinde servikse yakin bulunmasına yardımcı olmak için bir çok yöntem tarif edilmiştir.

Cinsel ilişkiden sonra yataktan hemen kalkmama en bilinendir. Boşalmadan hemen sonra meni mat, yapışkan, sümüksü bir kitle iken 15-30 dakika içinde akışkan, berrak bir sıvı halini alır.Likefaksiyon (sulanma) denilen bu olaydan sonra daha çok sperm meni içerisinden ayrılıp vajinadan rahim ağzındaki mukusa , oradan da tüplere doğru hareket etmektedir.

Böylece ilişkiyi takiben hemen ayağa kalkmak, vajinayı yıkamak rahim içine geçen spermlerin sayısını etkileyebilir. Cinsel ilişki sonrası yarım saat kadar kalça yükseltilerek yatmak akıllıca bir davranıştır. Ancak bunun gerekli olmadığını bildiren pek çok bilimsel araştırma sonuçları da vardır. Her şeye rağmen çocuk isteyen bir kadının, cinsel ilişkiden sonra kalçasının altına bir yastık koyarak yarım saat kadar sırt üstü yatmasının hiç bir zararı yoktur.

Kayganlaştırıcılar ve ağız salgıları

Bazı çiftler cinsel ilişkiyi kolaylaştırmak için vajinayı kayganlaştıran jel ve kremler kullanırlar. Ama bu maddeler spermler için zararlı olabilir.

Çiftler gebelik istedikleri dönemlerde bunları kullanmamalıdırlar. Özellikle kadında vajinal kuruluk varsa cinsel ilişkinin olabilmesi için kayganlaştırıcı kullanmak bir zorunluluk olabilir. Bu durumda vajinal pH ‘yi bozmayan su içerikli jeller kullanılmalıdır.

Oral seks ile bulasan ağız salgıları spermi öldürebileceğinden çocuk isteği ile yapılan bir cinsel birleşmede oral seks önerilmez.

Cinsel ilişki zamanı ile bebeğin cinsiyeti arasındaki ilişki

X kromozomu taşıyan spermlerin Y kromozomu taşıyan spermlerden daha yavaş, uzun ve ağır olduğu bilinmektedir. X kromozomu taşıyan spermler Y kromozomu taşıyan spermlerden daha uzun sürede yumurta hücresine ulaşmaktadır. Bu nedenle bebeğin cinsiyetinin belirlenmesinde cinsel ilişki zamanı önemlidir.

Eğer kız çocuk istiyorsanız ovulasyon gününden (iyi belirlenmiş olmalıdır) 3-4 gün önce cinsel ilişkide bulunmalısınız. Daha sonra ilişkiye girmeyerek yumurta tam çatladığı zaman etrafında daha çok sayıda X kromozomlu spermlerin olması sağlanabilir. Erkek çocuk istiyorsanız 9. günden itibaren ovulasyon gününe kadar ilişkiye girmeden beklemeli ve tam yumurtlama gününde cinsel ilişkide bulunmalısınız. Böylece hızla yumurtaya ulasan daha çok sayıdaki Y kromozomlu spermlerin yumurtayı dölleme şansı daha çok olacaktır.

Tüm bunlar olasılığı artıran uygulamalardır. Ancak her zaman başarılı olması beklenmemelidir. Cinsiyetin kesin olarak belirlenmesi için her iki tür kromozomun döllenme öncesi boyalarla ayırt edilerek, mikroenjeksiyon ile yumurta içine verilmesi veya tamamı ayni tür kromozomlardan oluşan bir grup spermle yumurtanın bir arada tutulmasıyla olabilir. Bu uygulamalar dünyanın pek çok ülkesinde doğanın ve insan soyunun dengesini bozabileceği için kabul görmemekte ahlaki bulunmamaktadır.

Tabii ki bir kaç tane ayni cins çocuğu olan bir aile böyle bir seçimde haklı olarak ısrar edebilir. Bu tartışmanın etik, ahlaki, boyutu burada tartışılmayacaktır

Kaynak.morelmas.com

Çoğu kadın cinsel organının zamanla deforme olmasından dolayı cinsel hazzı yaşayamıyor. Oysa yeni tıbbi uygulamalarla kadın cinsel organının şekli düzeltiliyor, küçültülüyor, vajina yolu daraltılıyor, hatta yeni bir vajina bile yaratılıyor !
Sevişmekten kaçınan veya cinsel ilişkiden yeterince haz alamadığından yakınan kadınların sorunlarının altında yatan en önemli nedenlerden biri, cinsel organlarıyla ilgili estetik kaygıların olması.
Özellikle doğum sonrası genişleyen vajina, hem kadınların hem de partnerlerinin cinsel ilişki sırasında yeterince haz almalarını engelliyor.

Üstelik sorun sadece bununla da kalmıyor; kadınlar, genişleyen vajinaları yüzünden idrar kaçırma gibi sağlık problemleriyle de karşı karşıya kalabiliyor.

Kadınların cinsel organlarıyla ilgili en çok yakındıkları bir başka sorun ise iç dudakların sarkık ve büyük olması. Bu görüntüyü estetik bulmayan kadınlar bikini veya dar pantolon giymekten kaçındıkları gibi partnerlerine de çıplak görünmek istemiyor. Hal böyle olunca da zamanla cinsel ilişkiden soğuma, hatta takıntı veya anksiyete gibi ciddi sorunlar da ortaya çıkmaya başlıyor.
Oysa sağlıklı ve mutlu bir birlikteliğin yolu, öncelikle insanın kendine duyduğu özgüvenden geçiyor. Partneri tarafından beğenildiğini hissetmek de cinsel yaşamda önemi bir rol oynuyor.
İşte tüm bu nedenlerden dolayı günümüzün modern kadını artık cinsel yaşamda aktif bir rol almak için utansa da sıkılsa da hekimlerden yardım alacak kadar kararlı görünüyor. Son sürat gelişen estetik cerrahi de yeni uygulamalarla daha estetik bir görüntüye kavuşmak isteyen kadınların yüzünü güldürüyor!
GENİŞ VAJİNA
Vagina (vajina) bölgesinin geniş olması kadının yapısından kaynaklanabildiği gibi ilerleyen yaş ve normal doğuma bağlı olarak da gelişebiliyor.
Vagina kaslarının gevşemesi, cinsel ilişki sırasında önemli bir sorun haline gelebiliyor. Özellikle doğumdan sonra düzgün onarılmayan yırtıklar nedeniyle genişleyen vajina, kadın ile partnerinin cinsel ilişkiden haz almasını engelliyor.
Tüm bunlar sonucunda kadın zamanla özgüvenini yitirebiliyor ve cinsel yaşamdan uzaklaşabiliyor. Oysa günümüzde vagina daraltmaya yönelik estetik operasyonlar sayesinde kadının cinsel ilişkiden yeniden haz alması sağlanabiliyor.
Ayrıca operasyon sonrasında yaşla birlikte daha sık rastlanan bir şikayet haline gelen idrar kaçırma sorunu da ortadan kalkabiliyor.
Bunun yanı sıra “epizyotomi”, yani doğum sırasında rastgele yırtılmayı engellemek için cerrahi olarak yapılan kesi işleminden sonra kabarık ya da kötü görünümlü izler oluşabiliyor.
Günümüzde bu izlerin düzeltilmesi için yararlanılan çeşitli tekniklerden oldukça başarılı sonuçlar alınabiliyor.

Ne yapılıyor?

Basit bir cerrahi girişim olduğu için genel veya lokal anestezi ile sedasyon adı verilen iki uygulamanın bir arada kullanılmasıyla gerçekleştiriliyor. Ameliyatla vajinal kanalın daraltılması ve vajinanın gevşemesi sonucu oluşan (estetik) görünümün düzeltilmesi hedefleniyor.
Yaklaşık bir saat süren operasyonda vajinanın arka duvarına sıkılaştırıcı işlem yapılıyor. Operasyon sonrasında dikişlerin alınmasına gerek duyulmuyor.

Nelere dikkat etmeli?
Vajinanın tam anlamıyla iyileşmesi iki-üç haftayı buluyor. Bu süreç içerisinde enfeksiyon gelişmemesi için kadının hijyen kurallarına özen göstermesi, yani tuvalet sonrası temizliğini vajinadan anüse doğru yapması ve cinsel ilişkiden kaçınması yeterli oluyor.


BÜYÜK DUDAKLAR

İç dudaklar (labia minör), klitorisin üst kısmından vajina girişinin altına kadar uzanan kıvrımlı yapıları oluşturuyor.

Bazı kadınlarda iç dudakların dış dudaklardan biraz taşması doğal olarak kabul ediliyor. Ancak dış dudaklardan sarkacak şekilde uzun olması tıbben önemli bir sorun yaratmasa da estetik görüntüyü bozarak kadını çözüm arayışına itiyor.
Bazan iç dudakların normaldan iri olmasına “esmerleşme” şeklinde renk değişimleri de ilave olup kişiyi rahatsız edici olabiliyor.
Doğuştan var olan ya da doğum sonrasında gelişen bu şekil ve/veya renk bozukluğu, kadının cinsel hayatını da adeta kabusa dönüştürebiliyor.
Vajinasını estetik bulmayan kadın özgüvenini yitirerek partnerine çıplak görünmek istemeyebiliyor. İç dudaklar aşırı sarkık olduklarında cinsel ilişki sırasında araya girerek kadının acı duymasına (disparoni) da neden olabiliyor.
Ayrıca vulvada, yani kadının cinsel organında terleme sonucunda oluşan salgıların bu bölgede birikmesi sonucu kötü kokulu mantar enfeksiyonları da gelişebiliyor.
Tüm bu sorunlar da kadının zamanla özgüvenini yitirmesine, cinsel yaşamdan soğumasına, hatta orgazm güçlüğü çekmesine yol açabiliyor.

Ne yapılıyor?
Lokal veya genel anestezi altında uygulanan basit bir operasyonla iç dudakların kesilerek dış dudakların içinde kalması sağlanabiliyor. Yaklaşık 30 – 40 dakika süren işlemde eriyen dikişler kullanıldığı için dikiş alma sorunu da yaşanmıyor. Kadın operasyondan sonra aynı gün normal yaşantısına dönebiliyor, bir hafta sonra da cinsel ilişkiye girebiliyor.

Nelere dikkat etmeli?
İşlem sonrasındaki ilk iki gün iç dudakların olduğu bölümde şişlik ve hafif kanama oluşabiliyor. Bu nedenle antibakteriyel pomatla günlük pansuman gerekebiliyor. Kadının genel hijyen kurallarına özen göstermesi yeterli oluyor.

(Bu yazı, Elele Dergisi Mart 2005 Sayısı’ndan alınmıştır.)

Avrupa Cinsel Tıp Derneği’nin Londra’daki kongresinde ünlü kadın seksolog Dr. Carmita Abdo, erkeklerin cinsel tatmin ve mutluluğunu ölçen 10 soruluk bir ‘Cinsel IQ’ testi sundu.

Dr. Abdo’nun geliştirdiği test, cinsel yaşamın ve seksin kalitesini ölçmek için uluslararası standartlar içeriyor. Yani ülkelere göre değişen bir şey değil, her yerde geçerli… Brezilyalı Dr. Abdo, Sao Paulo Üniversitesi Tıp Fakültesi yöneticilerinden. Psikiyatri Enstitüsü Cinsel Bozuklukların Tedavisi Kliniği’nin başında. Hazırladığı test, ereksiyon kalitesiyle cinsel tatmin arasında doğrudan bağlantı olduğunu gösteren araştırmalardan yola çıkılarak geliştirildi. Cinsel ilişki kalitesi, ön sevişme, ereksiyon, cinsel birleşme ve orgazm gibi ilişkinin tüm aşamalarını kapsayan 10 soruluk bir anket. Dr. Abdo, cinsel IQ testinin, kişinin cinsel tutumlarını hem duygusal hem de fiziksel açıdan değerlendiren basit fakat etkili bir çalışma olduğunu söylüyor. Dr. Abdo’ya göre, cinsel IQ, ‘yatakta iyi olmak’ konusunda objektif bir değerlendirme sağlıyor. ‘Böylece her zaman büyük ilgi ve spekülasyon konusu olan cinsel performansın yeterince iyi olup olmadığı değerlendirilebiliyor’ diyor.

10 soruluk test

Bu test erkekler için hazırlanmıştır. Cinsel yaşamlarının son altı ayına bakarak aşağıdaki 10 soruya cevap vermeleri gerekiyor. Cevaplardan her biri, cinsel doyumun sıklığına ve derecesine bağlı olarak 1 ile 5 arasında bir puanla değerlendiriliyor. Hiçbir zaman seçeneği 1 puan, nadiren 2, zaman zaman 3, çoğu zaman 4, her zaman 5 puan olarak hesaplanıyor. Puanların toplamı 2 ile çarpıldığında 100 üzerinden ‘Cinsel IQ’ puanı ortaya çıkıyor. Yalnız burada önemli bir nokta var. Lütfen sorulara dürüst yanıtlar verin.

1. Libidonuz cinsel ilişkiyi başlatmaya yetecek kadar yüksek mi?
1 2 3 4 5

2. Cinsel çekiciliğinizin, partnerinizi yatağa gitmeye ve doyurucu bir cinsel ilişkide bulunmaya yöneltecek kadar yüksek olduğunu düşünüyor musunuz?
1 2 3 4 5

3. Ön sevişme sürecinin hem sizin hem de partneriniz için zevkli ve doyurucu olduğunu düşünüyor musunuz?
1 2 3 4 5

4. Partnerinizin cinsel doyuma ulaşması sizin cinsel performansınızı etkiliyor mu?
1 2 3 4 5

5. Ereksiyonunuzu, cinsel ilişkiyi doyurucu bir orgazmla sonuçlandırmaya yetecek kadar koruyabiliyor musunuz?
1 2 3 4 5

6. Cinsel olarak uyarıldığınızda, penisiniz, cinsel ilişkiyi doyurucu bir orgazma taşıyacak kadar sertleşiyor mu?
1 2 3 4 5

7. Cinsel etkinlik sırasında penisinizin sertliğini koruyabiliyor musunuz?
1 2 3 4 5

8. Boşalma sürecinizi kontrol edebiliyor ve böylece cinsel etkinliği siz istediğiniz sürece uzatabiliyor musunuz?
1 2 3 4 5

9. Seks sırasında orgazm olabiliyor musunuz?
1 2 3 4 5

10. Cinsel performansınız sizi yatakta daha maceracı olmaya (örneğin farklı pozisyonlar denemeye, vb.) veya daha sık seks yapmaya yöneltiyor mu?
1 2 3 4 5

Sonuçlar

80-100
Ateşli aşk yaşamı

Cinsel bakımdan kendimden çok memnunum ve seks yaşamımın zevkini sonuna kadar çıkarıyorum. Ön sevişme, ereksiyon, orgazm, her şey iyi.

60-80
Sıcak aşk yaşamı

Seks yapmaktan zevk alıyorum, fakat geliştirmem gereken bazı noktalar var. Örneğin belki biraz ön sevişmeden daha fazla zevk almaya çalışmam gerekiyor.

40-60
Soğuk aşk yaşamı

Cinsel yaşamımın daha iyi olabileceğini görüyor, üzülüyorum. Bu konuda en büyük sıkıntım yeterince konsantre olamamam.

20-40
Hayal kırıklığı

Seks yaşamımdan yeterince doyum sağlamadığımı hissediyorum. Sorun nerede acaba? İstesem de olmuyor. Ciddi bir ereksiyon problemim var.

0-20
Sadece hüsran

İyi bir kitaptan, seks yaşamımdan aldığım zevkten daha fazla zevk aldığım şeklinde ciddi endişelerim var. Ya da ne bileyim bir futbol maçından.

Kaynak: Komsu.Net

Hemen hemen her kadın memeleri ile ilgili endişeler taşır. Bazen iki memenin boyutu ya da şekli birbirinden azıcık da olsa farklıdır, bazen “memelerim küçük” endişesi ile yaşar, bazen de tersine, “büyük olmasından rahatsızlık duyar”. Sonuçta memelerinden mutlu kadın azdır.

Peki ama erkekler ne düşünüyor? Erkeklerin memeleri sevdiğini genel olarak biliyoruz ama nasıl ve neden? Merak ettiniz mi? İşte nedenleri:

Memeler, doğurganlığın ve dişiliğin sembolüdür

Aklınıza gelse de, gelmese de, hoşunuza gitse de, gitmese de, insanoğlunun bilinçaltında bir yerlerde üreme içgüdüsü yatıyor. Soyunu sürdürme içgüdüsü bundan yüzyıllar önce de vardı. Bugün evliliklerin gitgide azalmasına karşın, hala insanlar bir çocuk sahibi olmaktan heyecan duyuyor.

Yüzyıllar önce, nesli sürdüren bebeğin beslenmesi için çok önemli olan sütü sağlayan göğüsler, bugün emziren anne sayısı azalmasına karşın hala “bebeği besleme” fonksiyonu ile anılıyor. Yani ilkel içgüdüler bugünün modern erkeğini hala etkiliyor. Bu nedenle de Pamela Anderson göğüsleri erkeklere cazip gelebiliyor.

Charles Darwin’in evrim teorisine göre zamanı geldiğinde, bilinçaltımızdaki içgüdülerle “sağlıklı ve soyumuzu sürdürmeye uygun” eş seçiyoruz. Buna göre erkekler geniş kalçalı (çünkü doğurmaya müsait) ve büyük göğüslü (çünkü doğurduğunu besleyebiliyor) kadınlar seçiyor.

Memeler, cinsel ilişkide anahtar role sahiptir

Kadın memesi, kadınların cinsel heyecana ulaşmasında anahtar rollerden birisine sahiptir. Tabi erkekleri de.

Kadınların farklılık taşıdıkları 2.bölgedir ve bu nedenle de erkekleri, görsel olarak uyarırlar, erkeklerin farkında oldukları ya da olamadıkları tutkulu bakışlarının da hedefi olurlar.

Erkekler memeleri rahatlatıcı bulur

Günlük hayatın zorlukları içinde, göğüsler yumuşakve belki bebekliğimizi hatırlatan yumuşaklığı ve şekliyle, erkekleri rahatlatır. Uzmanlar, göğüslerin aynı zamanda erkeklere annelerinin, onları her şeyden koruduğu günleri hatırlattığını düşünüyorlar.

Büyüklük önemli mi?

Gelelim en önemli kadın sorusuna. Memenin büyüklüğü önemli mi? Kadınların çoğu küçük memeli olma endişesi yaşar. Hatta normal memeli olanlar da. Ancak meme büyüklüğü de, “zevkler ve renkler tartışılmaz” meselesidir. Yani bazı erkek büyük meme sever, bazısı ise küçük meme. Zaten çift olma aşamasında erkek olayın bu boyutunu da ölçüp, biçmiştir kafasında hiç merak etmeyin. Bu nedenle de memem küçük-büyük endişesini bırakın. Hayatınızı endişesiz yaşayın.

Cinsellik hem erkekler, hem de ka­dınlar için hayatın vazgeçilmez bir parçası… Ancak bu, iki cinsin seksi aynı şekilde yaşadığı anlamına gelmiyor. Erkekler için cinsel hazzın temelinde biyolojik bir ihtiyacı karşılama ve rahatlama içgüdüsü ağır basarken ka­dınlar, bambaşka duygu ve düşüncelerle yatağa giriyorlar. Yani toplumsal önyargı­ların aksine erkekler sekse daha meraklı oldukları halde cinsel ilişkide klasik kalıp­larla yetinirlerken, kadınlar ilişkiye renk katmak için büyük çaba harcıyor, hayatlarının her alanı gibi cinsel yaşamlarını da ara ara gözden geçirilip yenilenmesi gereken bir bütün olarak görüyorlar. Üstelik bu sır­lardan bazıları, yüzyıllardır devam eden ve her toplumda kabul gören birtakım basma­kalıp düşünceleri de yalanlıyor. İşte kadın­ların cinselliği nasıl yaşadığına dair bazı ipuçları ve bilinmeyen gerçekler…

Daha fazla hareket istiyorlar

Demiştik ya, erkeklerin sekse daha meraklı olmaları onların daha yaratıcı oldukları ve tutkulu bir cinsel yaşam yolunda daha fazla çaba gösterdikleri anlamına gelmiyor. Aksine, kendine ve partnerine ön sevişmeyi çok görenler bile var. Onlar için asıl olan, cinsel birleşme ve boşalma anı. Oysa kadınlar için cinsel birleşmenin öncesi ve sonrası da en az kendisi kadar büyük önem taşıyor.. Onlar daha hareketli, yeniliklere daha açık, farklı tatlar alabilecekleri, değişken bir cin­sellik arayışı içindeler. Zaten uzun vadeli ilişkilerde ister istemez monotonlaşan cin­sel hayatı yeni bir heyecan dalgasıyla ta­zelemek için çaba gösterenler de çoğun­lukla kadınlar oluyor. Seksi bir iç çamaşırı, romantik bir akşam yemeği, küçük sürpriz­ler, yeni fanteziler… Genellikle bu tarz fi­kirlerin arkasında erkekleri bulmak pek mümkün değil. Onlar kendilerine sunulan zevklerin tadını çıkarmakla yetiniyor ama daha durağan, daha klasik ve daha tek renkli bir cinsel hayattan da şikayet etmiyorlar. Yani kadınlar için seks, erkekler için olduğundan çok daha farklı bir anlam taşıyor. Evli kadınlar da seksi seviyorlar; Evliliğin aşk­la birlikte cinsel zevki de öldürdüğü yolun­daki bütün tezler palavra… Evli kadınların çoğu, seksi “bitmeyen bir balayı” tadında yaşamanın hayalini kuruyorlar.

Cinsellik, aldığımız zevki kişisel çabalarımızla zaman için artırabileceğimiz, hem hayatımıza renk katmak hem de aşk ilişkimizin duygusal boyutunu geliştirmek için kullanabileceğimiz çok yönlü bir süreç… Ve bu süreç içinde öyle anlar vardır ki unutulmazlar arasına girmeye adaydır. Sevişme sırasında aldığımız zevkin en üst düzeye çıktığı, kendimizi partnerimize sadece fiziksel olarak değil, duygusal olarak da çok yakın hissettiğimiz bu anları kimi tüm benliğiyle yaşar, kimi de hoyratça es geçip sadece orgazma yoğunlaşmayı tercih eder. Oysa sevişmeden aldığımız zevki o doruk anıyla ölçmek yerine olayın bütününe bakmayı başarabilsek neler buluruz neler!

Seksin kaçınılmaz olduğu an

Sevgilinizle gece dışarı çıktınız, çılgınca eğlendiniz ve dönüş yolundasınız. Gider gitmez sevişeceğinizi her ikiniz de biliyorsunuz. Bunu bilmek henüz birbirinize hiç dokunmadığınız halde aranızda müthiş bir elektrik oluşmasnı sağlar. İşte bu an, seksin kaçınılmaz olduğu andır ve cinsel ilişkiye bambaşka bir tat katar. Yani sevişmenin zevki sevişmeden daha önce başlayabilir. Değil yatağa girmek daha evin kapısından içeri girmeden erotik dalgaların partnerinizi ve sizi sarmaya başladığını hissedersiniz. Erkekler de böyle anları çok sever fakat dikkatli olun, çünkü erotizm ateşinin erken parlaması, partnerinizi yatakta aceleci davranmaya sürükleyip seksin kısa sürmesine de neden olabilir.

Seksin imkansız olduğu an

İlk olarak kulağa anlamsız gelebilir fakat seksin imkansız olduğunu bilmek, cinsel isteği en yüksek seviyeye çıkaran durumlardan biridir. Bunun sebebi elde edemeyeceğimizi bildiğimiz bir şeyin, normalde yaratacağından çok daha güçlü bir arzu uyandırmasıdır. Diyelim ki resmi bir davete katıldınız ve gece yeni başlıyor. Oysa sizin aklınızda tek bir şey var ve ne yazık ki o an için bunu gerçekleştirmeniz mümkün değil. İşte bu imkansızlık sizi de partnerinizi de ateşleyecek bir fitil etkisi yaratır.

Partnerinizle seks konuşun

Çiftlerin konuşarak kafalarındaki kaygı ve korkuları, üzüntüleri, geçmişteki üzücü olayları, isteklerini kesin ve net bir dille anlatmaları, cinsellikte beklentilerini veya fantezilerini partnerleriyle paylaşmaları cinsel sorunlarının çözümünde ilk adım olmalıdır. Sorunlu cinsel yaşam için en iyi ilaç, daha iyi bir iletişimdir.

Aç karnına sevişmeyin

Tatlı konuşmalar, yumuşak yastıklar ve dinlendirici bir müzik, çiftlerin cinsel enerjisini artıracak ideal bir ortamdır. Yemekten sonra sevişmeyin. Yorgun, aç ve kızgınken de cinsel ilişkiden kaçının. Bu da cinsel enerjinizde dengesizliğe neden olabilir. Sevişmeden yarım saat önce tuvalete gidin. Sevişmeden önce ve sonra çok çalışmayın.

Aşk oyunları oynayın

Partnerinizle ilişkinizin eskisi gibi arzulu, heyecanlı ve zevkli olmadığını mı düşünüyorsunuz? Hatta zamanla birbirinizden uzaklaşıyor musunuz? Yanıtlarınız ‘evet’ ise ilişkinizin ilk günlerinde hissettiğiniz arzuyu, heyecanı ve romantizmi yeniden yaşamaya ne dersiniz? İşte ateşinizi yeniden alevlendirmenizin tek yolu; aşk oyunları…

Kahve içmeyin sarhoş olmayın

Beslenme alışkanlığımız hem sağlığımız için hem de cinsel yaşamımız için son derece önemlidir. Bu nedenle mutlu bir cinsel yaşam için mutlaka sağlıklı ve cinsel iştahı arttırıcı beslenme gerekir. Bedenle sinir sistemi, salgı bezleri ve iç organlar arasında güçlü bir ilişki var. Alkol, sigara ve kafeinli içecekler cinsel hayatı çok olumsuz etkiler.

Kendinize ve seksiliğinize güvenin

Kendini tanımayan çiftlerin cinsellikte rahat olması beklenemez. Örneğin cinsel istek bozukluğunun arkasında ağır bir patoloji yoksa cinsel isteğin olmayışı, kişinin cinsel fantezi ve arzularının farkına varamayışı vardır. Bu arzuların, kişide suçluluk ya da utanç yaratması nedeniyle sağlıklı ve mutlu bir cinsel yaşam engelleniyordur.

Ön sevişmeye zaman ayırın

Daha uzun, duyarlı ve keyifli bir cinsellik yaşamak; erkeklerde boşalmanın denetim altına alınması, kadınlarda ise daha kolay orgazma ulaşılması için son derece gerekli olan ön sevişme gereklidir. Bu nedenle ön sevişmeye yeteri kadar zaman ayıran çiftler sağlıklı ve mutlu bir cinsel yaşama sahip olur.

Fantezilerinizi fark edin

Kendisiyle ilgili olumsuz düşüncelere sahip çiftlerin cinsellikte rahat olması beklenemez. Örneğin cinsel istek bozukluğunun arkasında ağır bir patoloji yoksa cinsel isteğin olmayışı, fantezilerinin, cinsel arzularının farkına varamayışıyla ilgilidir. Bu arzuların kişide suçluluk ya da utanç yaratması da mutlu bir cinsel yaşam engelleniyor olabilir.

Birbirinize dokunun

Çiftler için cinselliğin korku verici yanları vardır. Cinsellik sevgi ve şefkat dolu dokunuşlarla kombine edilince korkutucu olmaktan çıkar. Partnerinin vücudunu iyi tanımak için göz kapakları, dudaklar, yüz, göğüs bölgesi, eller, kalça ve bacaklardan ayak parmaklarına kadar cinsel haz alarak ve vererek sevgiyle dokunmak şarttır.

Partnerinize saygı duyun

Partnerlerine karşı sevgi ve saygısı olmayan çiftlerin sağlıklı ve mutlu bir cinsel yaşamlarının olması beklenemez. Sevgi ve saygı çiftin cinsel yakınlaşmasını arttırır. Birbirlerini okşamak, sevmek, masaj yapmak, gün içerisinde birbirlerine dokunmayı arttırmak için çiftlerin birbirlerine sevgilerini fiziksel olarak göstermeleri gerekir.

Sekse konsantre olun

Cinsellik mekanik veya teknik bir olay olmadığı için, cinsel ilişki sırasında dikkatinizin tamamını partnerinize ve cinsel eylemlerinize yönlendirmek çok önemlidir. Cinsel ilişki sırasında aklın başka bir yerde olması, zihin için de beden için de uygun olmayan bir durumdur. Cinselliğe iyi konsantre olamama haz alıp, haz vermeyi engeller.

İnsan hayatında mutlu ve uyumlu bir cinsel birlikteliğin ne kadar önem taşıdığını artık bilmeyen yok. Ancak ne yazık ki bazen cinsel ilişkiler keyif yerine, sıkıntı veya rahatsızlık boyutuna ulaşabiliyor. Tabii çoğu insan da böyle durumlarda ne yapacağını bilmediği için, bunu bir sorun olarak yaşamaya devam ediyor. Hatta bir süre sonra cinsel soğukluk bile başlayabiliyor. İşte bu tip sorunları hayatınızdan uzaklaştırmak için, cinsel dünyanızda bazı yenilikler yapmanız gerekiyor. Bunun için size şunları önerebiliriz…

Cinsellik için de uygun zamanı bekleyin!
Partnerinizle birbirinizi sevmeniz, her an onu arzulayacağınız anlamına gelmiyor. Bazen birbirinizi arzulama saatleriniz çatışabilir. Fakat endişelenmenize gerek yok, çünkü bunu ayarlamanız mümkün. Nasıl mı?
Eşinizle sevişmek istediğiniz zaman, bunu ona açıkça gösterin veya ifade edin. Yaklaşımınıza olumsuz yanıt verse bile, bu tarzınızdan vazgeçmeyin ve aşk oyununu siz başlatın. Uyarıldığını hissettiğiniz anda kulağına onun sevdiği bir pozisyonu ya da fanteziyi fısıldayın. Bir başka öneri ise; önce banyo yapın ve eşinizin sevdiği kokuları sürünün, ardından onun en sevdiği iç çamaşırları giyinin ve ona yavaş yavaş yaklaşmaya başlayın.

Romantizm kokan bir ortam yaratın
Cinsel birliktelik için ortam son derece önemlidir. Bulunduğunuz odanın loş ve sade olmasına dikkat edin. Unutmayın ki, odada bulunan her parça eşya, insan beyni üzerine uyarıcı bir etki yaratıyor. Önce romantik bir akşam yemeği hazırlayın, yemek esnasında eşinizin kulağına sevişmek istediğinizi söyleyin. Eğer gündüz vakti sevişmek istiyorsanız, ortama romantik bir hava katmak için loşluk verin, ancak asla tamamen karartmayın.

Kafanızdaki önyargılardan kurtulun
Sağlıklı bir cinsel yaşamın temelinde çocukluk döneminin etkileri yatabiliyor. İnsanın başka biriyle mutlu bir beraberlik kurması, onu sevmesi ve sayması için öncelikle kendini çok iyi tanıması, sevmesi ve güvenmesi gerekir. Çocukluğunda sevgi ve şefkat gören biri, bu davranışları ilerideki yaşantısına da yansıtabiliyor. Ancak geçmişinde bazı temel gereksinimlerden yoksun veya sağlıksız yetişmiş kişiler, bunun yarattığı duyguları atması ve kendini yetiştirmesi gerekiyor. Bu nedenle, öncelikle kafanızdan “İyi kızlar cinsellikten zevk almaz veya ilk adımı atmaz” gibi düşünceleri atın ve eşinizle konuşarak beyninizdeki saplantılardan kurtulun. Gerek duyarsanız, bir uzmandan yardım da alabilirsiniz.

Vücudunuzla barışık olun
Günümüzde gerek medya, gerekse toplumun koyduğu bazı güzellik normları nedeniyle, birçok kadının kafası estetik konularda karışabiliyor. Hatta çoğu kadın vücudunu ayna karşısında çıplak izlediğinde, görüntüsünden hoşnut kalmayabiliyor. Böyle bir durumda da şu tip bir çelişki doğuyor; kendi vücudunuza bakmaktan hoşlanmazken, eşinizin bundan zevk almasını nasıl bekleyebilirsiniz? Bunu yenmeniz için size sık sık aynada çıplak vücudunuza bakmanızı öneriyoruz. Kendinizi inceleyerek, her bir kıvrımınızın ne kadar çekici olduğuna gözlerinizle şahit olun ve bu güzelliği de eşinizden gizlemeyin. Kendinizi ve vücudunuzu sevdiğiniz zaman, mutlu dakikalar yaşamanıza hiçbir şey engel olamaz. Unutmayın ki, en seksi kadın kendine güvenen kadındır!

Karşılıklı zevk alın
Ülkemizde çoğu kadın, eşini tatmin etmek adına, tamamen kendi zevkinden uzak bir cinsel birliktelik yaşayabiliyor. Bu belki erkeğe zevk veriyor, ancak burada unutmamak gereken bir nokta var; siz ne kadar eşinizi memnun etmeye çalışsanız da, bu eşiniz için sizin de zevk aldığınız anlardan daha güzel olamaz. Bu nedenle birlikliklerinizi karşılıklı zevk alacağınız dönemlere denk getirmeye bakın. Unutmayın, eğlenebilmek için önce cinsellikten karşılıklı zevk almayı öğrenmelisiniz!

Hassas noktalarınızı keşfedin
Her insanın duyarlı olduğu erojen bölgeleri farklı. Kadınlarda bu noktalar genellikle; yüz, el, ayak, boyun, göğüs ve omuz bölgeleri. Erkeklerde ise yüz, el, ayak, omuz, karın ve kasık bölgeleri. Eğlenceli bir cinsellik için, öncellikle hafif ve yumuşak dokunuşlarla eşinizin ayağına masaj yaparak başlayın. Ayaklarına konduracağınız küçük öpücükler, eşinizi tahmin edemeyeceğiniz kadar tahrik edecek. Omuzlarına ve göğüslerine yağla yapacağınız masaj da aynı etkiyi gösterecek. Sonra yavaş yavaş alt bölgelere inebilirsiniz. Eşinizde ve kendinizde bulunan duyarlı noktaları keşfederek, cinsel hayatınızda unutulmaz anlar yaşayabilirsiniz.

Takıntılarınızdan kurtulun
Her zaman yatak odasında sevişecek değilsiniz. Neden biraz da başka mekanları tercih etmiyorsunuz? Bu nedenle, eşinizi arzuladığınızda onu yatak odasına sürüklemekten vazgeçin. Eşinizle hemen o anda ve bulunduğunuz yerde sevişin. Salon, mutfak, banyo; nerede olduğunuz hiç önemli değil.
Eşinizle sevişirken değişik pozisyonların gizemini keşfedin. Bunun için hayal gücünüze başvurun. Neler yapabileceğinizi partnerinizle konuşun ve birlikte kararlar alın.

Cinsel enerji, en yaratıcı enerjidir. Eğer derinliklerine bakarsanız, büyük ve yaratıcı olanaklarını görebilirsiniz. Seksin sadece küçük bir yanı çocuklarınızı size sağlamış olmasıdır. Öteki, yani daha yüksek yanı, sizin sonsuzlukta yaşayabilmenize imkan oluşturmasıdır. Cinsel enerji, yaşam enerjisidir. Bedenin gerçeğini kavrayan kişi, evrenin gerçeğini de kavrayacaktır.” Uzakdoğu kökenli “seks yogası” olan “tantra”nın felsefesini özetleyen bu cümleler Uzakdoğulu bilge Bhagwan Shree Rajneesh’e, takipçileri tarafından kullanılan adıyla Osho’ya ait, “Okşanırken tatlı prenses, sevişmeye ebedi yaşam gibi katıl”, “Öteki yalnızca bir kapıdır. Bir erkekle sevişirken aslında varoluşun kendisiyle sevişiyorsun”, “Seks yalnızca başlangıçtır, son değildir. Ama başlangıcı kaçırırsan, sonu da kaçırırsın”. Bu cümleler de seksi temel enerji olarak alıp, onu dönüştürme ve yaşamı daha doyumlu bir hale getirme yöntemlerini içeren seks yogasının özünü anlatıyor.

Zamanımızda cinselliğimizle yüz yüze gelmek konusunda önceki dönemlere kıyasla daha çok ilerleme kaydediyoruz. Sigmund Freud ve takipçilerinin çalışmaları, “cinsel tabu”cular ve toplumsal hayatın “gönüllü ahlak polisleri” gibi, insanların seks yaşamlarının karanlık köşelerde, utanç içinde yerine getirilmesi gereken müstehcen, onur kırıcı ve önemsiz bir şey olarak tanımlama eğiliminde olanları, yollarından döndürdü. Batı’da seks ancak Freud’dan sonra daha rahat bir şekilde açığa çıkabildi. Oysa binlerce yıl önce Uzakdoğu, seks konusundaki kompleksleri aşmış ve onu yaşamın bir parçası olarak kabullenmişti.

Seks yogasında, kadın ve erkeğin cinsel ilişkisi, insan yaşamının tamamlayıcı bir parçası ve daha gelişmiş bir insan ırkına doğru evrimsel gelişmenin bir parçası olarak algılanıyor. Sevgi, şefkat, saygı, onur ve kutsallık, insanın daha göze görünür olan diğer fiziksel nitelikleri kadar, onun bir parçası olarak görülüyor. Seks yogasmda dişi, erkekten daha aşağı değil, biri diğerine zıt değiller; fakat her ikisi de yaşamın daha yüksek, daha tam ve daha derin zevklerini yansıtan bir birliği arıyor ve buna ulaşıyorlar. Seks yogası, bu birliğe hazırlanmak için eğitim ve disiplin sağlıyor. Bu bilgi, kadim tantra bilgeliğine’ dayanıyor. “Tantra yoga”, insan cinselliğiyle ilgilenen tek yoga türü. Karmaşanın yerine zevk, çaresizliğin yerine umut sunuyor. Hem de izlediği yöntemler ve öğrettiği adımlarla sadece yatakta değil; hayatın her alanında.

Seks ayininden utanmayalım

20 yıldan uzun bir süre jinekoloji ve psikosomatik tıp konusunda çalışmalar yapan, cinsel isteksizlik ve iktidarsızlık gibi pek çok konuda araştırmaları bulunan Omar Carrisun, “Tantrik düşünce ve yöntemler, doğru eşle, doğru zamanda ve doğru bir zihin durumunda yapılan cinsel birleşme, yaşamda yeni bir boyuta giden kapıyı açmanızı sağlar” diyor ve şöyle devam ediyor: “Günümüzde çok fazla erkek ve kadın kendilerini aslında hoşlanmadıkları kişilerle cinsel birleşme yaşamak zorunda hissediyorlar. Bu deneyimi, asgari bir zevk, azami bir yetersizlik ve hüsran duygusu hissederek aynı kişiyle ya da farklı eşlerle tekrarlıyorlar. Oysa seksin bir zorunluluk değil de seçim olduğunu, eşlerin de utanç verici, yavan bir süreçteki bir piyondan daha değerli ve arzulanabilir olduğunu düşünselerdi, ıstırapları sona ererdi.”

Seks yogası öğrencileri olan guruların söylediklerine göre, tantranın cinsel prensiplerini içten bir şekilde inceleyip uygularsanız, cinsel birleşmenin tacı olan kendinden geçme anını, şimdi bildiğiniz gibi kısacık birkaç saniyeden bir saat ya da daha fazla bir zamana yayabilirsiniz. Bu aslında uzatmadan da öte. “Tantrik seks”, yorgunluk ye tükenmeyle değil, tam gevşeme ve yeniden canlanmayla sona eriyor.

Osho, seks yogasının temelleri olan “sutra”ları şöyle sıralıyor: “Birinci sutraya göre, cinsel birleşme süresince, başlangıçtaki ateşi korumaya özen gösterin ve ateşi sonlandıran közleri önleyin, ikinci sutra’ya göre kucaklaşma anı duyularınızı yapraklar gibi sarsıyorsa, kiminle kucaklaştığınıza bakmadan kendinizi bu sarsıntıya bırakın. Üçüncü sutraya göre hiç bir dokunuş olmadan, sadece birleşmeyi hissetmenin bile bir dönüşüm olduğunun farkına varın.”

Osho, tantra felsefesini gündelik hayatın bir parçası yapmanız için başka birkaç öneride daha bulunuyor: “Uzun zamandır görmediğiniz bir arkadaşını görüp sevindiğinizde, bu sevinci her yanınıza sindirin. Bunu, hoş hissettiğiniz pek çok farklı anda yapabilirsiniz. Öfkelendiğiniz zaman sizde bu öfkeyi uyandıran insana odaklanmayın; öfkenize odaklanın. O kişiye içinizde yatan bu gizli gücü açığa çıkardığı için minnet duyun. O sizde bir yere çarptı ve o çarptığı yerde aslında gizli bir yara vardı. Sadece bunun farkına varın. Sonra olumlu ve olumsuz duygularınızla ilgili farkındalıklarınızı kendiniz için kullanın. Farkına varmanız, bir şeyi derinleştiriyorsa bu iyi bir şeydir. Bir şey, farkına varmanız sayesinde yavaş yavaş yok oluyorsa bu kötüdür.”

Seksin sekiz yönü

Tantrik Hindu metinlerinde cinsel birleşmenin sekiz yönü olduğu anlatılıyor: “Smarnanam” yani düşüncenin sekse odaklanmasına izin vermek, “kirtanam” yani bir başkasıyla seks konuşmak, “keli” yani karşı cinse eşlik etmek, “prekshenam” yani flört etmek, “guhyabhashanam” yani karşı cinsle samimi konuşma yapmak, “sarrtkalpa” yani cinsel ilişki arzusu, “adhyavasayam” yani kendini ona vermek için kesin karar ve “kriyanishpatti” yani fiziksel birleşme.

İşte seks yogası, tüm bu aşamaların farkına varmayı, orada gizlenen gücü açığa çıkarmayı ve bedeninizi kullanmayı öğretiyor. Omurganın seks yogasında büyük önemi var. Çünkü omurga, varlığın merkezi ekseni. Her biri farklı sinir sistemlerine bağlı olan omurlar da, omurilikten kuyruksokumuna kadar uzanan merkezi omurilik kanalı da seks yogası için yaşamsal. Çünkü tantra uygulamaları, bu geçit boyunca “kundalini” denilen, uyuyan gizemli gücü, omurganın tabanından başa doğru yükseltiyor. Kundalini, yükselirken beyne doğru giden yoldaki, adlarına “çakra” denilen, yedi güç merkezini harekete geçiriyor. Çakralar Uzakdoğu bilimlerine göre insanların yaşam enerjilerini aldığı ve beden içinde döndürürek dağıttığı yerler.

Eğer seks yogası yapmak istiyorsanız, nefes alma tekniklerini öğrenmelisiniz. Gün içinde çok kısa aralar dışında nefes her iki burun deliğinden eşit olarak akmıyor. Bunun yerine yaklaşık 24 dakika boyunca sol burun deliğinden çıkıyor, sonra bu kadar süre için sağ burun deliğine geçiyor. Omurgadaki sağ ve sol oluklarda yer alan enerji kanalları, burun deliklerine kozmik enerji taşıyorlar. Sağ burun deliğinden akan akım eril, elektrikli, sıcak ve astral görüşe göre ateş kırmızısı renginde. Gurular bunu “güneş nefesi” diye adlandırıyorlar. Sol burun deliğinden akan yaşamsal hava ise dişi, manyetik, serin ve astral görüşe göre soluk beyaz renkte. Buna “ay nefesi” deniyor. Seks yogası konusunda deneyimli olanlar, nefeslerinin sağ ya da sol burun deliğinden akışını kontrol ederek günlük hayatlarındaki pek çok konuya hükmedebiliyorlar. Örneğin genel olarak fiziksel çaba, tutku, kuvvet ya da mücadele içeren tüm eylemler, seks, aktif sporlar, kumar ve hile ya da yarışmalar, nefes sağ burun deliğinden akarken kişiye başarı vaad ediyor. Müzik yapmak, dans, ibadet, herhangi bir konuda kursa başlamak, bilimsel çalışmalar, tohum ekmek, düğün törenleri gibi aktivitelerse, nefes sol burun deliğinden akarken daha doyurucu oluyor. Tantrayı ileri düzeyde uygulayanlar nefes akışını sadece irade ile kontrol edebiliyorlar. Tantrik metinlerde, gün doğumundan gün batımına kadar sadece sol burun deliğinden, gün batımından gün doğumuna kadar da sağ burun deliğinden nefes alınmasının hastalıkları uzak tuttuğu. Ömrü uzattığı ve bilgelik bahşedeceği de iddia ediliyor.

Nefes akışına hakim olmak, tüm tantra uygulamalarında işlevsel bir devamlılık
sağlıyor. Hindistan ve Tibet’te neredeyse guru sayısı kadar farklı nefes alma tekniği var. Ama tüm seks yogası yöntemlerinin üç soluma aşamasıyla ilişkisi bulunuyor: Nefes alma, tutma ve nefesi verme. Temel nokta, bu soluma döngüsünün üç anı arasında doğru oran kurarak ahenk sağlamak. Çünkü nefes almak, insanın bioritminin formunu da belirliyor. Solunum oranını yavaşlatıp hızlandırırsanız hem fiziksel, hem de” zihinsel değişiklikler ortaya çıkıyor.

Tantracılar, düşüncelerini kontrol etmek istedikleri kişinin solunum oranına dikkat ederek, istedikleri herhangi biriyle telepatik iletişim kurabiliyorlar. Hatta bu şekilde diğer kişinin soluma hızını artırabiliyor ya da yavaşla tabiliyorlar.

Renklerin sekse etkisi

Hindistan ve İran’daki ilk gizemcilik okullarından bazılarında müritler yıllar boyunca tek bir rengin doğasını ve etkisini incelerlermiş. Örneğin mor ışık, dişi hormonların faaliyetini artırıyor, kırmızı ışık erkek üreme organlarını harekete geçiriyor. Seks yogasının asıl odak noktasını oluşturan gizli cinsel birleşme ayinine hazırlananlar, arınma safhasında renkleri kullanıyorlar. İnsan bedenindeki yedi enerji merkezi yani çakra, yedi renge karşılık geliyor. Kuyruk sokumunun olduğu kök çakra kırmızı, göbeğin iki parmak altındaki çakra sarı, göğüs kafesinin altındaki güneş çakrası sarı, kalbimizin olduğu yerdeki çakra yeşil, boğazımızın bulunduğu yerdeki çakra mavi, alnımızın ortasındaki çakra çivit ve kafamızın tepesindeki çakra mor renge sahip.

Nefes ve renkler kadar sesin de tantrada büyük önemi var. Yapılan araştırmalar bir araba kornasından çıkan 90 desibellik bir gürültünün bile kalbe pompalanan kan miktarını iki katına çıkardığını ortaya koymuş. Tantraya göre alfabenin her harfin çıkarmamızı sağladığı sesin, bir enerji titreşim gücü bulunuyor. Örneğin tantra metinlerine göre “Om” sesi tüm yaradılışı kapsıyor. Güç sözlerinin en büyüğü olarak kabul edilen bu söz, doğru bir şekilde söylendiği zaman bedende ve zihinde ahenk ve denge yaratıyor. Sesler üzerinde deneyimler yaşamak, tantrayı öğrenen kisiye kendi iç sesini duyma ve farklı iç seslerin ne anlama geldiğini ayırt edebilme yeteneği kazandırıyor.

Koku eğitimi de tantranın önemli adımlarından biri. Her yaşamın kendine özgü bir kokusu bulunuyor. Kötü bir yaşam da tıpkı azizlerin yaşamı gibi belli bir koku yayıyor. Bir keresinde ünlü Fransız dedektifi Vidocq şöyle demiş: “Beni bin kişilik bir kalabalığın ortasına koyun. Sadece koku duyusuyla ahlak yasalarını ihlal edenleri ayırt edeyim.” Vidocq, suç içeren her mesleğin kendine özgü bir kokusu olduğunu ve kendisinin bunları ayırt edebildiğini söylüyordu. Mesleğindeki sürekli başarısı belki de bunun bir kanıtıydı.

En afrodizyak kokular

Tantraya göre koku, insanın en eski içgüdüleri olan seksi ve dini güdüleri etkilemenin en kadim yolu. Güzel kokuların gizli gücünü bilen eski uygarlıklardaki rahipler ve büyücüler bedene sürülen yağları ve değerli merhemleri öyle güçlü bir şekilde hazırlamışlar ki, bunların bir kısmının kokusu binlerce yıl dayanmış. Kokunun gücünün en büyük ispatı ünlü fahişelerin ve büyüleyici kadınların tarihlerinde yer alıyor. Hem kutsal, hem de din dışı edebiyat, erkekler üstündeki tuhaf güçlerini çoğunlukla sihirli parfüm sanatına borçlu olan İsrail kralı Ahab’ın karısı İzabel, Samson’un Delilah’sı, Kleopatra, Kraliçe Josephine gibi kadınların hikayeleriyle dolu. Shakespeare, “Antomus ve Cleopatra” adlı oyununda Nil kraliçesinden şöyle bahsediyor; “O kadar parfüm sürmüştü ki, rüzgarlar sevdalanmıştı”.

Örneğin seks açısından en ünlü kokulardan ve afrodizyak yönü çok güçlü olan tek bir misk tanesi bile, hacminde dikkate değer hiçbir eksiklik olmadan birkaç milyon küp havayı kokutabiliyor. Ama tek damlası bir odayı uzun süre kokutan miskin yarım kilosu 40 bin dolara satılıyor. Her zaman misk kokusuyla dolu dantel bir mendil taşıyan Kraliçe Josephine’in de en sevdiği kokuymuş bu. Söylentilere göre Napolyon’un tutkusunu alevlendirmek için bunu o kadar çok kullanırmış ki, dairesinin duvarlarından yıllar sonra bile bu koku yayılıyormuş.

Sesk yogası uzmanlarının da özellikle kullandığı kokular var. Onlar kokulardan, kundalini enerjisinin çöreklendiği kuyruk sokumunu uyarmak için yararlanıyorlar. Seks ayinlerinde daha çok misk, yasemin, paçuli, hint sümbülü, sandal ağacı ve safran kullanıyorlar. Bazı tantracılar cinsel ritüeller sırasında partnerlerinin bedenlerinin farklı bölümlerini farklı parfümlerle sıvıyorlar. Eller için yasemin yağı, yanak ve göğüsler için paçuli, kasıklar için misk, uyluklar için sandal ağacı ve ayaklar için de safran. Siz de bunu sevişirken deneyin; ancak sentetik kokulardan kaçının.

Bu yöntemleri iyi bilmenin ötesinde iyi bir seks yogası uygulayıcısı olmak istiyorsanız, tutkuları, tembelliği, asılsız bilgiyi ve öfkeyi de aşmış olmanız gerekiyor. Benzer şekilde zeki, duyularını kontrol edebilen, tüm varlıkları incitmekten kaçınan, her zaman ve herkese karşı iyi olan, saf ve inançlı olanlar tantra eğitimine kabul ediliyorlar. Obur, aşırı derecede sekse düşkün, arsız, açgözlü, cahil, ikiyüzlü, zevk düşkünü ve ayyaşlar özel olarak reddediliyorlar. Cinsel birleşme yani seks ayini, ancak uygun bir hazırlanma döneminden ve yeterliliğin ispatlanmasından sonra gerçekleşiyor. Bu süreç genellikle bir yıl alıyor.

Seks yogasının cinsel birleşme aşamasına ancak bundan sonra geliniyor. Bu noktada, eğer bu aşamayı birlikte kat ettiğiniz bir eşiniz yoksa kendinize sizin gibi tantrayı öğrenmiş bir partner seçmeniz gerekiyor. Değişik sevişme pozisyonları, orgazm olmamak için kendini tutma yöntemleri ve saatler sürebilen bir teslimiyet, yani asıl eğlence ve gelişim ise bundan sonra başlıyor. Çünkü bu noktadan sonraki birkaç yıl süren deneyim süresince kuyruk sokumundaki kundalininin yılankavi gücü, doğal bir şekilde yukarıya doğru hareket etmeye başlıyor. Bu durum astral bedendeki tüm çakralarınızı harekete geçirse de, en güçlü etki cinsel organlarda yoğunlaşıyor ve bir dereceden sonra tamamen sizi sarmalayan güç ve eylem alanınız olan auranıza boşalıyor.

Bu konuyla ilgileniyorsanız Osho’nun Okyanus Yayınları’ndan çıkan “Tantra Öğretisi” ve Omega Yayınları’ndan çıkan “Tantra, Spritüellik ve Cinsellik” isimli kitaplarıyla, Omar Garrison’un Okyanus Yayınları’ndan çıkan “Tantra/Seks Yogası” adlı kitabına göz atabilirsiniz.